6 Nisan 2015 Pazartesi

16-17-18. Aylar...

Bu ayları ayrı ayrı uzun uzun yazmak isterdim ama kuzucuklarım günler öyle hızlı öyle hızlı geçti gitti ki... Bir türlü koşuşturmalardan oturup yazamadım.... 

16 ve 17. Aylarınızı evimizde yine birlikte oynayarak geçirdik... Bu arada anneannenizin ufak tefek rahatsızlıkları oldu. Safrakesesi ve bacağıyla ilgili doktor koşturmalarımız oldu... Ben iş görüşmelerine gittim geldim. Bu sıralarda babanız evde sizinle oyun oynadı :) Ve derken ben Mart ayı başında işe başladım ve 18. ayınızda artık gün boyu sizinle oynayamadım... Çalışmak istediğim bir firma olması nedeniyle içim rahatsa da sizlerden ayrılmak bir hayli zor oldu. Çalışma planlarımı öne çekmek durumunda kalmasaydık siz kreşe gidene kadar yani 3 yaşınıza kadar her dakika yanınızda olmak istiyordum. Ama hayat bazen biz planlar yaparken önümüze başka sınavlar, atlamamız gereken engeller koyuyor. Şimdi ise hep birlikte bu engeli aşmaya çalışıyoruz. 

Benim işe başlamamla birlikte babanneniz yanımıza, yardımımıza koştu. Çok seviyorsunuz babannenizi. Çok şanslısınız sizinle saatlerce oynuyor. Sizi çok seviyor ve gözünden sakınıyor. Bu sırada Lia Ablanız size bakmak için bizimle çalışmaya başladı. Çok tatlı ve ilk günden Lia Lia diye peşinde dolaşmanız onu çok sevmeniz içimi biraz rahatlattı. 

Şimdi bu süre zarfında sizler artık bebeklikten çıkıp neredeyse çocuk oldunuz. Dilleriniz çözüldü. Bıdı bıdı bıdı her şeyi tekrar eder oldunuz. Çok değil bir kaç ay önce hayal etsem inanmayacağım bir hızla koltuklara inip çıkmaya başladınız. Ve hatta koltukların kolçaklarına çıkıp biiii (Bir) diye bağırıp aaaaappp (Bu da Hop anlamına geliyor) diye atlıyorsunuz. Her şeyi söylemeye başlamanın verdiği sevinç olsa gerek her yaptığınızı söylemeye başladınız. Ottuuuu (oturdum), düttüüüü (düştüm), kak (kalktım), dittiii (Gitti), Depttiiii (bitti) eller iki yana açılarak...

O kadar tatlı ki konuşmalarınız. Keşke her kelimenizi yazabilsem :)

Bulaşık makinesini açık olarak görünce son sürat mutfağa dalıyorsunuz. Ordan bir minik tencere bir kaşık alalım da yemek yaplım diye. Yemek yapıp bana yediriyorsunuz. Oyuncak bebeklere, ayılara, maymunlara ve ağzı olan her şeye :)) 

Oyuncak bebek arabasında birbirinizi gezdiriyorsunuz. Bu konuda çoğu kez kavga çıkıyor itiraf ediyorum. Bazen sadece binmek ama hiç itmemek istiyorsunuz. Ağlarken göbek öne doğru çıkıp, kafa arkaya doğru yattım mı işte orda "merhaba korkunç 2 yaş sendromu" diyorum :)

Sabahları ben işe giderken ve işten gelince ilk hedefiniz topuklu ayakkabılar :) hemen onları giymeye çalışıyorsunuz. Özellikle Aylin çanta, ayakkabı, kolye, küpeye olan düşkünlüğü ile ilerde iyi bir koket olacağının sinyallerini vermekte... Gülin şapka ve fular seviyor. Geçen gün babannenizin seçip taktığı fuları çıkarıp kendi beğendiğini taktırdı. Bunların hepsini tek kelimeyle yapabiliyor olması da ayrı bir kabiliyet. Boynundakini tutup çekiştirerek aç aç aç diyor. Onu çıkarttırdıktan sonra kendi beğendiğini getirip aç aç aç diyor. Sonra onu boynuna takınca mutlu mutlu gülüp uuaaa uaaaaaa (fular) diyor :))) Gel de sevme !

Evdeki bütün dergileri ezberlemiş durumdasınız. (Benim okuduğum kadın moda dergileri) Babanneniz size hergün açıp resimlerini gösteriyor ve anlatıyor. Bir sürü yeni kelime öğrenmiş oluyorsunuz.

Akşamları eve neredeyse uçarak geliyorum. Sizinle 1-1,5 saat geçirebiliyorum ancak. Sonra siz uyuyorsunuz. Ama neyse ki cumartesileri çalışmıyorum da 2 gün acısını çıkarıyoruz :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder