15 Kasım 2018 Perşembe

9. Ay Bitti

Yine bir ay daha ışıktan sesten hızlı geçti. Harika bir dönemdi. Artık kahvaltısı çorbası muhallebisi derken damak tatları hızla gelişiyor. Bebek mutfağında geleneksel tatlara yenilikçi bakış açımla hergün bir şeyler uyduruyorum :)) yavrucuklarım severek yesin reddetmesin diye didiniyorum. Artık kendimi aşarak yoğurdun yanı sıra peyniri ve hatta bebek bisküvisini de kendim yapmaya başladım. Ne kadar doğal beslenirlerse kardır diye düşünüyorum. İçim rahat ediyor.

Aylinim bu ay sürprizlerle dolu :) bir sabah uyandığımızda oynarken alt çenede iki küçük parıltı dikkatimi çekti. Küçük iki pirinç tanesi baş göstermişti. İki diş aynı anda çıkıverdi birden. Çok şükür klasik diş çıkarma sendromları olmadı. Mutlu mutlu geçti. Daha hızlı emeklemeye başladı. İstediği yöne giderken sevinç çığlıkları atarak gidiyor adeta kendi hızına yapabildiklerine hayret ediyor. Mutlu çok mutlu...

Ayın sonlarına doğru tutunup önce dizlerinin üzerinde doğrulmayı başardı. O kadar çok çalıştı ki bunu yapabilmek için uyku uyumadı. Emeklerinin karşılığında hooop diye iki gün sonra ayağa kalkmayı başardı. Tabi bunun hevesiyle günde 1 milyon kez ayağa kalktı ve düştü...


Gülinim bu ay komando gibi sürünmeye başladı. Artık dönerek gitmiyor. Sürünerek gidiyor. Bacaklar pasif yükün ağırlıklı kısmı kollarda. Kendini bu şekilde çekmeye devam ederse pazuları şişecek :)) Bir de uyanık kızım canı gitmek istemezse altlarına serdiğim örtüyü çekerek istediğini önüne getiriyor. Cingöz...

Kardeşini öyle çok seviyor. Aylinin yaptığı şeyleri çok komik buluyor. Aylin yaylandıkça gülmeye başlıyor. Kahkahaları beni mutluluktan deli etmeye fazlasıyla yetiyor. İkisinin iletişimleri her geçen gün artıyor.

Bu ay 10 günlük ilk tatilimizi yaptık. İlk 3 gün fethiyede kaldık. Bu hem aile ziyareti hem tatil oldu. Çok güzeldi. Havuza girdiniz. 

Daha sonra marmarise Golden Key Hisarönüne (http://www.goldenkeyhotels.com/v2/) gittik.  Betül Kıvanç ve Eda ile güzel bir tatil yaptık.

Otel güzeldi. Oda sayısı az ancak doluluk oranı tam olmasına rağmen geniş bir alan üzerine yapılmış olması nedeniyle sakin bir ortamı vardı. Personel muhteşem yardımsever ve güler yüzlü. Çok beğendik ve memnun kaldık.

Tatilimizin süper yanı otel havuz ve restoranının odalarımıza çok yakın olmasıydı. Bebeklerimiz havuza sokmadık ama onlar uyurken telsizlerimizi yanımıza alarak havuza girdik. Deniz odaya 300 metreden daha uzak olduğu için denize giremedik. Denize de kızlarımızla birlikte sabah 10 dan önce ve akşam 16 dan sonra girdik. Haziran ayında güneş çok yakıcı değildi. Bu sebeple bu saatlerde rahat ettik.

Deniz suyunun tadına baktılar hayatlarında (hayatları dediğim hepi topu zaten 9 ay) ağızlarına ilk kez tuzlu bir tat değmiş oldu. Sevdiler herhalde ki her fırsatta simitlerini yaladılar :)))

Çırpına çırpına yüzdüler. Suyun içinde o kadar mutluydular ki bu tatil onlara çok iyi geldi. Deniz kum ve güneş gerçekten çocukları geliştiriyor.

Sabah kahvaltı sonrası deniz kenarında otelin gölgelikli localarında açık havada uyuyarak dinlendiler.


Öğleden sonra hava sıcak olduğu için odaya götürüp yataklarında uyuttuk. Otel odaya 2 park yatak ilave etti. Akşam da 8 dedim mi itiraz etmeden uyuyorlardı. İnanmayacaksınız ama süper kolay bir tatil geçirdik. Akşam kızlar uyur uyumaz kendimi restorana atıp keyifle yemeklerimizi yiyip sohbetimizi ettik...  Bebeklerle tatil zor değil şayet uygun bir yere giderseniz.

Bence en zor kısmı yol. Çünkü uzun saatler orda oturmak çok sıkıcı birşey onlar için. Bu sebeple 2-3 saatlik yol, yemek molası ve gece uykusu planımız en rahat yolculuk şekli oldu. Dönüşte bu planı uygulayanadığımız için sefil olduk. Ben iki anakucağı arasında tost oldum ve ağlamalar arasında çaresizlikten harab bitap düştüm... Eve geldiğimizde bir araba dayak yemiş gibiydik. Dinlenmemiz 1 haftayı buldu :)))


25 Ağustos 2015 Salı

22. Ay

Bu ay birdenbire büyüdünüz. Önceden bir harfi bir kelimeyi söylediniz diye seviniyorduk. Şimdi iki küçük çalçene var evimizde. Bazı cümleler çok net bazı cümleler bizim için hala muamma ama olsun. Durmadan konuşmaya çalışıyorsunuz. Gülin özellikle bu konuda çok azimli. Konuyu toparlayana kadar uğraşıyor. "Ben ben ben ben ben ben kaka yaptım" :))) 

Aydede Dünya Güneş merakı son safhada. Yoksa astronot falan mı olacaksınız? :)

Şu an sürekli sizin ilerde nasıl bir karakter sahibi olacağınızı tahmin etmeye çalışıyorum. Kendimce fikirlerim var ama ilerde bunu okuyup benimle dalga geçmeyin diye söylemeyeceğim. 

Artık oyuncak yemek kaplarında yemekler yapıp bize yediriyorsunuz. Hatta geçen gün sabahın 6'sında Gülin bana kahve yaptı tabi kendine de yaptı. İçerken sıcak olduğu ve yavaş içmem konusunda beni uyardı. Kendisi üfleyerek kahvesini içtikten sonra fincanın ters çevirerek fal kapattı. Ben daha şaşkınlığımı üstümden atamamıştım ki bir bardaktan su içiyormuş gibi yapmaya başladı. Ve hatta su boğazına kaçmış gibi yapıp öksürdü. Sonra kendi sırtına vurmaya çalışarak "Helal helal" dedi. :))

Aylin reel dünya insanı olarak hayal oyunlardan çok inceleme araştırma üzerine kurulu bir düzende yaşıyor. Oyuncakla değil gerçek materyallerle meşgul. Ve diğer hobileri arasında fena halde şarkı söylemek var. Sürekli şarkı söylüyor. Sözleri uydursa dahi müzik devam ediyor. Ve hatta son derece doğru notalarda söylüyor. 

19-20-21.Aylar

Benim güzel, akıllı, tatlı çocuklarım... Ben gözümü açıp kapayıncaya kadar siz 21. ayınızı bitirdiniz. Özellikle işe başladığımdan beri takvimin hızına yetişemez oldum. Sizler de çok hızla büyüyor, gelişiyor, öğreniyorsunuz. Bu üç ay içerisinde babanneniz evine döndü. Nergiz Teyzemiz (ama siz ona da babanne diyorsunuz) sizlere bakmak için bizimle kalmaya başladı. Bu arada bir kaç gün önce Lia'da gitti ve yerine Burcu başladı. İnşallah bu ablanız da size iyilikler güzellikler katar ve siz kreşe gidinceye kadar bizimle kalır. Neyse ki Nergis Teyze var ki ben gönül rahatlığı içinde işe gidebiliyorum. Yoksa sizi bilmediğim birine bırakmak ne kadar da güç olurdu...

3 ay büyükler için kısa bir zaman ama sizin gelişiminizde çok uzun bir zamanmış. 3 ay önce söyleyemediğiniz kelimeleri şimdi tam olarak söylüyorsunuz. Güneş'e nene diyordunuz önce çok net söylediğinizi gördüm. Artık Aylin "L" harfini basa basa söylüyor. Adın ne dediğimde AaaaLin, kardeşinin adı ne dediğimde GuuuLin diyor :)) Ama hala Güline seslenirken bazen Gugiiii bazen Guliiin diye bağırıyor. Demek ki artık Gülin Gugi lakabıyla kaldı :)

Gönül Anneanne ziyaretimize geldi. Go nene diyorsunuz ona. Gönül Anneanne "Hadi kızım git odana yat yatağına eee eee eee yap diyor" bir yandan da gözlerini kapatıyor uyuyormuş gibi yapıyordu. Gülin hemen bana bakıp "Go nene eeee eee eee" dedi. Sanırım uyuduğunu sandı. Ama öyle şaşkın öyle tatlı bakıyordu ki biz uzunca bir zaman güldük haline.

Anneanneniz sizi severken "çok akıllı bunlar" diyor sürekli. Bazen severken, öperken "Akılküpü" diyor sarılıyor size. Ben de "anneannen sana ne diyor" diye soruyorum size cevap bir hayli şirin; "Akıpüpüüü"!

Şimdi birbirinize sürekli müdehale halindesiniz. Yönlendirmeler ve tavsiyeler ve hatta emirler veriyorsunuz. Mama sandalyesinde fazla oturamayan ve yemeğin ortasında ayağa kalkan Aylin'e Gülin  işaret parmağını kaldırıp; "Aaadi otufff hıııııı!" diye fırçayı kayıyor. Bir keresinde de Aylin tulumunun çıtçıtlarını açmış bayağı üstünden çıkarmış yatakta atlet bez oturuyor. Sabahın 6'sı tabi. Odadan Gülin'in sesleri geliyor "Aaa aaaa Ayıp! Hııııı! Aaa aaaa Ayıp! Hııııı! Aaa aaaa Ayıp! Hııııı!" hiç durmadan aynı şeyi 10 kez tekrarlayınca seslere uyanıp odaya bir girdim ki; Gülin yatağından Ayline yine işaret parmağını sallayarak uyarılarda bulunuyor :)) Aylin de hiç umursamadan cıbıl cıbıl yatmış keyif çatıyordu.

Şimdi sizi teşvik etmek için yemek yerken, oyun oynarken her olumlu davranışınızda "Bravo, Aferin, Harika" diye nidalar içerisindeyiz. Bazen bizim atladığımız zamanlarda siz kendi kendinizi alkışlayıp, tebrik ediyorsunuz :)) Özellikle Aylin bir şeyi yaptığı zaman baktı ki bizden ses gelmiyor. Hemen kendi alkışlayıp "Baaavooo" diyor.

Bir battaniyenin altına girince, dolabın içine girince veya bir şey gözden kaybolunca hemen "Aaadudduu" diyorsuuz. Yani kayboldu. İlk başta uyku tulumlarnızı giymek istemediğinizde "aaaa bak elin kayboldu aaaa işte burdaymış" diyerek size o tulumu giydirebilmek için uydurduğum oyun daha sonra geniş bir alana yayıldı ve her şey için oynanmaya başlandı. Dolabın içine girip kapağını kapatıp, içinden Ayduduuu diye bağırıyorsunuz. Sonra kapağı açıp gülerek aaaaa diyorsunuz. Bunun en güldüğümüz anı işe arabada giderken bir alt geçide girdiğimizde ikinizin de aynı anda "Ayduduuuu" diye bağırmanızla oldu. Çünkü bunu beklemiyorduk. Demek ki alt geçitten geçerken de karanlık olduğu için ve yolun altına girdiğimizden kaybolduk ve görünmez olduk diye düşünüyorsunuz. :)) O küçü tatlı kafaların içinde ne hayaller var keşke hepsini görebilsem ...

En sevdiğim kelimeler;
Opodüü (Gülin'in otobüs deyişi)
Obodüs (Aylin'in otobüs deyişi)
Ebi'e (Aylin'n bisiklet deyişi)
Bıbidi (Gülin'in bisiklet deyişi)


6 Nisan 2015 Pazartesi

16-17-18. Aylar...

Bu ayları ayrı ayrı uzun uzun yazmak isterdim ama kuzucuklarım günler öyle hızlı öyle hızlı geçti gitti ki... Bir türlü koşuşturmalardan oturup yazamadım.... 

16 ve 17. Aylarınızı evimizde yine birlikte oynayarak geçirdik... Bu arada anneannenizin ufak tefek rahatsızlıkları oldu. Safrakesesi ve bacağıyla ilgili doktor koşturmalarımız oldu... Ben iş görüşmelerine gittim geldim. Bu sıralarda babanız evde sizinle oyun oynadı :) Ve derken ben Mart ayı başında işe başladım ve 18. ayınızda artık gün boyu sizinle oynayamadım... Çalışmak istediğim bir firma olması nedeniyle içim rahatsa da sizlerden ayrılmak bir hayli zor oldu. Çalışma planlarımı öne çekmek durumunda kalmasaydık siz kreşe gidene kadar yani 3 yaşınıza kadar her dakika yanınızda olmak istiyordum. Ama hayat bazen biz planlar yaparken önümüze başka sınavlar, atlamamız gereken engeller koyuyor. Şimdi ise hep birlikte bu engeli aşmaya çalışıyoruz. 

Benim işe başlamamla birlikte babanneniz yanımıza, yardımımıza koştu. Çok seviyorsunuz babannenizi. Çok şanslısınız sizinle saatlerce oynuyor. Sizi çok seviyor ve gözünden sakınıyor. Bu sırada Lia Ablanız size bakmak için bizimle çalışmaya başladı. Çok tatlı ve ilk günden Lia Lia diye peşinde dolaşmanız onu çok sevmeniz içimi biraz rahatlattı. 

Şimdi bu süre zarfında sizler artık bebeklikten çıkıp neredeyse çocuk oldunuz. Dilleriniz çözüldü. Bıdı bıdı bıdı her şeyi tekrar eder oldunuz. Çok değil bir kaç ay önce hayal etsem inanmayacağım bir hızla koltuklara inip çıkmaya başladınız. Ve hatta koltukların kolçaklarına çıkıp biiii (Bir) diye bağırıp aaaaappp (Bu da Hop anlamına geliyor) diye atlıyorsunuz. Her şeyi söylemeye başlamanın verdiği sevinç olsa gerek her yaptığınızı söylemeye başladınız. Ottuuuu (oturdum), düttüüüü (düştüm), kak (kalktım), dittiii (Gitti), Depttiiii (bitti) eller iki yana açılarak...

O kadar tatlı ki konuşmalarınız. Keşke her kelimenizi yazabilsem :)

Bulaşık makinesini açık olarak görünce son sürat mutfağa dalıyorsunuz. Ordan bir minik tencere bir kaşık alalım da yemek yaplım diye. Yemek yapıp bana yediriyorsunuz. Oyuncak bebeklere, ayılara, maymunlara ve ağzı olan her şeye :)) 

Oyuncak bebek arabasında birbirinizi gezdiriyorsunuz. Bu konuda çoğu kez kavga çıkıyor itiraf ediyorum. Bazen sadece binmek ama hiç itmemek istiyorsunuz. Ağlarken göbek öne doğru çıkıp, kafa arkaya doğru yattım mı işte orda "merhaba korkunç 2 yaş sendromu" diyorum :)

Sabahları ben işe giderken ve işten gelince ilk hedefiniz topuklu ayakkabılar :) hemen onları giymeye çalışıyorsunuz. Özellikle Aylin çanta, ayakkabı, kolye, küpeye olan düşkünlüğü ile ilerde iyi bir koket olacağının sinyallerini vermekte... Gülin şapka ve fular seviyor. Geçen gün babannenizin seçip taktığı fuları çıkarıp kendi beğendiğini taktırdı. Bunların hepsini tek kelimeyle yapabiliyor olması da ayrı bir kabiliyet. Boynundakini tutup çekiştirerek aç aç aç diyor. Onu çıkarttırdıktan sonra kendi beğendiğini getirip aç aç aç diyor. Sonra onu boynuna takınca mutlu mutlu gülüp uuaaa uaaaaaa (fular) diyor :))) Gel de sevme !

Evdeki bütün dergileri ezberlemiş durumdasınız. (Benim okuduğum kadın moda dergileri) Babanneniz size hergün açıp resimlerini gösteriyor ve anlatıyor. Bir sürü yeni kelime öğrenmiş oluyorsunuz.

Akşamları eve neredeyse uçarak geliyorum. Sizinle 1-1,5 saat geçirebiliyorum ancak. Sonra siz uyuyorsunuz. Ama neyse ki cumartesileri çalışmıyorum da 2 gün acısını çıkarıyoruz :)

23 Ocak 2015 Cuma

15. Ay bitti

15 ay bitti kızlar! Ama ben de bittim :) Kah yorgunluk zaman zaman kronikleşti kah yorgunluk nedir bilmeden günler geçti gitti...

Şu geçen zamanda her anınızı her bakışınızı aklıma kazımak hiç unutmamak isterdim. Bu yüzden yüzlerce fotograf ve video var. Ama hiç bir objektif benim gözümden sizleri yansıtamıyor maalesef!

Bu ay artık kelimenin hakkını vererek söylüyorum ki "düz duvara tırmandınız". Sehbaların üstü, koltukların üstü yetmedi koltukların kolçaklarına tırmandınız. O da yetmedi dolaplara tırmanıp içine girip oturdunuz :)) 2 ay önce yürüyemeyen çocuklarım şimdi depar atıyor. Tabi bu arada düşmelerde de rekor bir artış var. Bu kadar koşmanın ve habire yükseklerde gezmenin bir bedeli olacak elbet. O yüzden ben bu ay hep yüreğim ağzımda ve elimde bir buz torbasıyla dolandım :) Çok şükür artık eskisinden daha az düşmeye başladınız son günlerde. Sanırım artık sehbanın koltukların ölçüsünü iyice anladınız. Şu televizyonu yere indirmeden büyürseniz çok memnun oluruz tabi... Bir de kablolarla olan münasebetinizden çok muzdaribim bu ay. Özellikle Gülin'in... Bir priz olsun bir kablo olsun artık ne anlıyorsun onlardan bilmem lakin bir çok priz kapalı olmasına rağmen bir şekilde koltuların ardından, masanın altından ordan burdan bir kablo bulup illa kemirmeye başlıyorsunuz.

Şimdi havalar çok soğuk bu sebeple hep evdeyiz. Arada bir anneannenizle sizi evimizin yakınındaki alışveriş merkezine götürüyoruz. Siz çok mutlu oluyorsunuz. Sizin gözünüzden dev bir alan herhalde. Mağazaların ışıkları, vitrinler, hele yılbaşı zamanı şimdi ışıl ışıldı süsler, ağaçlar... Sevinç çığlıkları atarak biriniz bir yana diğeriniz öbür yana koşuşturuyorsunuz. Tabi birinizin peşinden ben diğerinizin peşinden annem perişan oluyoruz. Dönerken de bir sürü ağlıyorsunuz. Bebek arabasına artık oturmak istemiyorsunuz. Artık su var bisküvi var bak oyuncak var diye kandıra kandıra zor oturtuyoruz sizi :) Öyle yorucu öyle yorucu ki eve gelince yattığımız yeri beğeniyoruz :) Ama sizin mutluluğunuza değer canlarım. Değişiklik oluyor sizlere. Havalar ısınsa da parklarda oynasanız.

Bu ay biraz daha fazla konuşuyoruz artık. Her söylediğimi anlıyorsunuz. Aylin'e kızınca işaret parmağını gözüne sokuyor. Bu herhalde bir mahçubiyet belirtisi. Gülin'de utanınca başını yere eğip kafasını hiç kaldırmıyor. Uzunca zamandır görmediği biri veya yeni tanıştığı biri olunca gözler yerde, bağ öne eğik elleriyle oynuyor. Çok şirin oluyorsunuz. Aylinin yeni tanışmalardaki nazı niyazı 1 dakika sürer sürmez. Hemen sosyalleşir. Hele karşı taraf takmış takıştırmışsa hiç dayanamaz kolyeye küpeye bakacağım diye hooop kucağa atılıverir. Gülin daha temkinli önce Ayline bakar çoğu kez. Aylin eğleniyorsa biraz daha kolay olaya dahil olur. 

Her haliniz çok güzel her haliniz çok tatlı! Zaten size kızınca içim çok acıyor. Ama sizi korumak için bazen kızmam gerekyor. Özellikle de elektrik kablolarından :)

Şimdi elektrikli ses çıkaran ne kadar alet varsa; süpürge, blender, mikser hepsini görünce ona uygun sesler çıkarıyorsunuz. Hatta ben duştan çıkar çıkmaz ıslak saçlarıma bakıp uuuuuuuuu diye bağırıyorsunuz. Herhalde annem saç kurutma makinasını çalıştıracak diye psikolojik hazırlık. Bu ses çıkaran tüm aletlerden hatta ses çıkarmamasına rağmen çamaşır makinasından korkuyordunuz. Aylin ben daha saç kurutma makinasını dolaptan çıkarmaya başlarken gidip en uzak odada ağlamaya başlıyordu. Gülümseye gülümseye "çok mutluyum korkulacak durum yok" sinyalleri vermeye çalışarak saçlarımı kurutuyordum. Anlatarak, göstererek ve gülümseyerek bu eşyaları tanıdınız artık sorun yok :) 

Kelime dağarcığınız gelişiyor. Söyleyişleriniz farklı ama her ikisi de çok şirin. Bazı kelimeleri yalnız biriniz söylüyor. Bazı kelimelerse ortak. Aklıma gelenler;

Nanna (mandalina), önnö (önlük), tup (Aylin'cede top), boh (Gülince'de top), Uaaah (Kulak), Dö (Göz), Ta (Kaş), Bib bib (burun), aaat (ağız) (Bu arada bu "aaat" birden fazla anlama geliyor. Yeri geldiğinde ağaç yeri geldiğinde ağız bazen de saat anlamında kullanılıyor). Amma (Gülin'ce elma), emmo (Aylin'ce elma), doduu (Koltuk), dütüüü (düştü),bıdıgıbıdıgı (Gülince bıcıbıcı), Bıdıbıdı (Aylince bıcıbıcı), oooaah (çorap)... İlk aklıma gelenler bunlar aslında daha çok var. Minamini bana ver benim gibi bir anlamda mesela :)) Bir de hayvan sesleri çok eğlenceli. Video çekmeye çalışıyorum ama kayıt altında konuşmuyorsunuz maalesef. Bu nedenle Aylin'in kuş sesini yapışı çok şirin yüzünü buruşturarark ceh ceh deyişi ve balık nasıl yüzer deyince neşeli neşeli "dup dup duppp" diye bağırışını unutmadan yazayım. Gülin'in favori hayvanları kedi köpek inek ayı ve kaplan! Kaplan sesi çok güzel ama sanırım onu burada harflendiremeyeceğim. Gerçek anlamda bir kükreme :))

Çok seviyorum sizi canım kızlarım...

2 Aralık 2014 Salı

13-14 Aylar...

Yaşını başını almış benim kuzularım. Artık gün geçtikçe daha da şirin daha da komiksiniz :) öncelikle müjdelerim ki 8 ekimde Aylinim 25 Ekimde Gülinim ilk adımlarınızı attınız! Artık evimizin içinde bir o yana bir bu yana koşuşup duruyorsunuz. Eller havada dengeye yardımcı paytak paytak birbirinizi takip ediyorsunuz. 

Harika vakit geçiriyorsunuz birlikte. Gerçekten seviyorsunuz birbirinizi. 

Aylin her fırsatta Güline öpüp sarılıyorsun. Didiiii diddiii (cici cici) diyerek saçlarını okşuyorsun. Aylincim bu dönem yine savaşçı, güçlü ama bir o kadar da sevgi dolusun. Oyuncaklarına sımsıkı sarılıp öpüyorsun. Cici cici cici... Duygusal bir bebeksin ama asla mızmız değilsin. Düşünce gerçekten canın yanmadıysa ağlamıyorsun. Meraklısın. Her şeyi dinliyorsun, izliyorsun, taklit ediyorsun. Mesela telefon çalar çalmaz elin kulağında :)) Bir de çok süslü olacağın artık kesin diyebilirim. Her gelenin kolyesini, küpesini, saatini dikkatlice inceliyorsun. Bu senin çok bebeklikten beri olan bir huyun ama saç bandını getirip kafanı bana doğru uzatman artık son noktayı koydu galiba :) Benim kızım küçük bir koket olma yolunda :)) 

İç içe geçen kaplar, birbirine geçirilen puzzle şeklindeki oyuncaklar hiç sana göre değil. Biz Gülinle yaptıkça gelip bozuyorsun. Sen kovalamaca oynamayı ve etrafı keşfetmeyi seviyorsun. Oturup onu oraya sokalım bunu buraya takalım bular senin tarzın değil. Ben ne kadar heves etsem de seninle 1 kere bile bu oyuncaklarla oynayamadık. 

Aylin'in kelimeleri; Aaaanni, baba , babba (lamba), mama, meme, dideh (çiçek), pisss, didiii (cici) aağaath (ağaç), bebehh geri kalan herşey içinse "mama" :)) ha birde benim bana ver manasında "miiii" var! 

Gülin her zaman cool tavırlarıyla adeta bir asilzade olsa da uyku geldi mi nerde bu asilzade diye aranır oluyorum. Ağlak zırlak kuala gibi bacaklarıma yapışarak dolaşan tatlı mı tatlı bir kız oluyorsun. Ben senin o zırlayan halini bile o kadar çok seviyorum ki... Ama uyku yoksa, karın doyduysa harikasın!. Kendi kendine vakit geçirebilen, meraklı, neşelisin. Aylin'in tam tersi iç içe geçen kaplar, birbirine geçirilen puzzle şeklindeki oyuncakları çok seviyorsun. Sen de bebekleri Aylin kadar sevmiyorsun. Sadece ara ara Aylin'le birlikte oynuyorsun. Sonrada yarısında sıkılığ başka birşey oynamaya gidiyorsun. Hiç sarılmak, öpmek gibi oyuncaklarla duygusal bağların yok. Mühendis mi olacaksın acaba :)) Süslülük hiç yok. Kafada toka 2 saniye durmuyor. Anında çıkarıyorsun. 

Açlığa hiç tahammülün yok. Mutfağa yanıma gelip "mammaaa mammaaa mammaa" diye bir parça ekmek ya da bisküvi almadan gitmiyorsun. Yemeğin hazır olmasına sabrın yok. O kadar yediğin de bir yerden belli olsa bari... İleride arkadaşları tarafından kıskanılan süper metabolizmalı bir kız olacaksın. Yiyip yiyip kilo almayan cinsten :)

 Gülin'in kelimeleri ; annii, baba, mama, meme, aydii ( aylin), cici, muu (muz ve bazen de su anlamında), bamba (lamba), ciçeh (çiçek), bebehh.


11 Ekim 2014 Cumartesi

İkiz mi?

İşte yaz geldi geçti... Keşke hemen geçmeseydi biraz daha kalsaydı. Bizim kızlar pek sevdi yazı hele ben bayıldım. Bütün işlerimi kolaylaştırdı. Dışarı çıkarken aaa ev sıcak dışarısı soğuk araba ılık ama arada ayaz var şurada bilmem ne var derken 50 çeşit farklı kıyafet hazırlayarak dışarı çıkma külfetinden kurtulmuş ufak bir çantayla yetinebiliriyordum. Kızları parkta biraz sallayıp sonra 1 saat yürüyüş yapıyordum. 


Yemekti mamaydı uyudu uyumadı banyoydu ev toplamaydı falan derken kendini çoktan unutmuş bir annesiysen eğer beni iyi anlarsın. Bir soluk alma zamanı oluyordu park bana. Fakat tabi park sadece kendi başına olduğun bir yer değil maalesef. Maalesef diyorum çünkü yalnız kalmak istediğim huzurla biraz dolaşacağım bu vakitte etraftaki meraklı teyzelerin ve çocukların ve de dolayısıyla onların annelerinin ilgi odağı oluyorduk.

"Aaaaa bak ikiz bebekler hadi gidip sev biraz" yaaaa biz de bunu bekliyorduk senin oğlan gelsin de bi saattir parkta değmediği yer kalmayan elleriyle bizimkileri mıncıklasın diye geldik zaten buraya! 

Bir de daha dikkatli anne tipi var. Onlar çocuklarına kural koyuyor "Sadece ayaklarını sev annecim!" Niye canım ayakları özerk mi? Ayakları da bizim hem ayrıca çocuk ayağını da ağzına alıyor yani! 

Tabi ben şimdi burdan zart zurt atıyorum çünkü iki yüzlüyüm insanların yüzüne gülüp arkasından konuşuyorum. Ordayken hiç sesim çıkmıyo tüm sorlanlara cevap veriyorum gözüne far tutulmuş tavşan misali kalakalmış bünyemle her şeye tam olarak dürüstçe...

-İkiz mi?
-Tek yumurtalar mı? (aaa ama benziyolar/ yok yaaa baksana hiç benzemiyolar şunun kafası yuvarlak  bunun sivri gibi)
-Tüp bebek mi? (neden olmadı mı?)
-Ailenizde var mı?
-Bir ağlayınca diğeri de ağlıyo mu?
-Kavga ediyolar mı?
-Kaç kilolar? (Şu biraz daha zayıf sanki)
-Meme emiyolar mı? (aaaaa niyee kaynımın dünürü var onların da ikiz yeğeni oldu 2 yaşına kadar emdi onlar)

Bir gün yine parkta tanışıp arkadaş olduğum bir hanımla markette karşılaştık (Bu arkadaşımı seviyorum memnunum onunla konuşmaktan o kadar da olsun yani 1 kişi :) ) Ayak üstü sohbet ederken bin kişi geldi gitti aynı muhabbetler döndü. Milletin sorularından kadına fenalık geldi. Bana allah sabır versin bu ne yaaa böyle dedi. Sonra güldü gerçi ben de senin yanına gelip aynı soruları sormuştum dedi utanarak. Sonra gülüştük :))

Ben bu muhabbetten o kadar sıkıldım ki hele şu meme emme muhabbeti!

İkiz mi? sorusu zaten bir efsane yani! Bi gün yok bi tanesi promosyon dicem.  Bi tane alana bi tane bedavaydı biz de öyle aldık. Ama boşuna koşma kampanya bitti.

Yaşlı bir teyze vardı. yaşına başına bakmadan saatte 100 km hızla yanımıza geldi sırf çocukları sevmek için. Malum soruları birbiri ardına sordu. Sonra her zaman ki gibi bir akrabalarının da ikizi varmış onlardan bahsetti. Onlar da hiç benzemiyormuş biri sarışın diğeri esmermiş. Ama teyze bunu şu şekilde niteledi  "ben hiç isimlerini bilmem sarı gızla gara gız derim." dedi. Ben günlerce güldüm neden bilmiyorum teyzenin sevgi dolu ifadesi gözümün önünden gitmedi. Söyleyişi pek tatlıydı. Bir de benim aklıma kola ve fanta geldi eminim onlarında adı sarı gazoz kara gazozdur teyzenin lugatında :)

Başka bir gün annesi çocuğa bizim kızları gösterip "bak ikizler" dedi. Çocuk da daha bizimkilere bakmadan "yapışık mı?" dedi. Çocuk bile anladı. İkiz olmanın bir haber değeri yok. Şayet yapışık ikizsen bu bir haberdir :)