28 Temmuz 2013 Pazar

Hamilelik canına tak etmiş insan psikolojisi...

27. haftayı tamamlarken bugün psikolojim bir bozuk bir bozuk ki tanımlamak mümkün değil... Saçma sapan şeylere sinirden kudurup, ağlayıp zırlıyorum. Yarın dönüp bakınca ne salakmışım derim herhalde ama bugün böyle işte... 

Evde şu anda 2 usta bebeklerin odasını hazırlıyor. Bir kısımı duvar kağıdı bir kısımı boya yapılarak ortaya karışık birşeyler yapıyoruz. Neyse bense burda oturmuş bunları yazıyorum. Çünkü yapabildiğim tek şey oturup durmak. Zaten sinirimi bozan şey artık hiçbir şey yapamıyor olmam. Fiziksel olarak mümkün değil. Koca ayaklarım ve koca göbeğimle paytak paytak ona buna uyuz olmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum. Şöyle ki raftan bir tabak bile alamıyorum. O rafa uzanmamın yasak olması bir yana gerçekten fiziken uzanamadığım için çıldırıyorum... Yere düşen bir şeyi alamıyorum. Ayakta kalamıyorum, yürüyemiyorum, yatamıyorum, kalkamıyorum... kısacası tadımdan yenmiyorum!! İstediğimi yapamamak beni her zaman deli etmiştir. Ama ilk kez bunu fiziksel durumla yaşıyorum. Geçici bir sakatlık psikolojisi. Bu sebeple şu an bedensel özürlü insanlara muhteşem saygı duyuyorum.

Tek tesellim bu güzide hamilelik sürecinin yavaş yavaş sonu görünmeye başladı. Yani en çok dursalar dursalar 9-10 hafta daha dururlar. 37. hafta ikiz gebeliğin final çizgisi. Doktorumuzun dediğine göre benim kurabiyelerim "aman biz ikiziz yerimiz dar, azcık küçük olalım" demiyor, her biri tek çocuk özgürlüğünde serpilmeye devam ediyor çok şükür. (Bu beni acayip mutlu etti tabi bu arada) Tabi buldunuz yayla gibi göbeği büyüyün kurabiyeler! Dün doktor bile artık dayanamadı artık itiraf etti. Senin karnın ikiz hamilesine göre bile çok büyük dedi. Ben bunu duya duya artık müptelası olmuşum koyar mı bana...  Karnın çok büyük diyenlere artık "seni daha rahat yiyebilmek için" diyeceğim.  

Yasal iznim doktorumun öngörüsü ile 1 ağustos olarak belirlenmişti. Hatta işyerimle buna göre konuşmuştum. Ama ne yalan söyleyeyim ben biraz daha çalışırım diyordum. Meğer doktor 1 ağustos derken öyle bir tarih söylemiş ki adam bilmiş de söylemiş. Bunca yıl o saçı değirmende ağartmamış belli. O kadar zorlanıyorum artık bana yok sen 1 hafta daha git dese oturup ağlarım. 

Valla hamilelik şöyle keyifli böyle güzel diyeni tahta tabanlı sabo terlikle döverim! Neresi keyifli hiç anlamadım... 4 ay anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. 2 ay hafif bir rahat yüzü gördüm görmedim bu sefer başka zorluklar başladı. Tek güzel yanı karnındaki hareketler bence. Ha bir de yurdum insanı hamileye izzette ikramda kusur işlemiyor. Her fırsatta kıyağını atıyor. Hatta dün mudo mağazadasında kimselere açmadıkları zuladaki kabini bana açtılar. Sırf bir kızcağız bana elbise bulabilmek için fır döndü. Tabi sonuç olarak bu göbeğe ne yapsalar olmuyor bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Ama demem o ki sempatik ve acınası görünüyorum napim. Fred Çakmaktaştan 10 kat büyük göbeğim var... Gelip göbeğimi sevmek isteyenler oluyor... Shrek gibi ayaklarım var sonuç olarak.... yüzüm gözüm şişmiş kermit gibi. Sempatik çizgi film kahramanlarının bir karışımıyım...  teselli ikramiyesi olarak bu var elimizde... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder