İşte yaz geldi geçti... Keşke hemen geçmeseydi biraz daha kalsaydı. Bizim kızlar pek sevdi yazı hele ben bayıldım. Bütün işlerimi kolaylaştırdı. Dışarı çıkarken aaa ev sıcak dışarısı soğuk araba ılık ama arada ayaz var şurada bilmem ne var derken 50 çeşit farklı kıyafet hazırlayarak dışarı çıkma külfetinden kurtulmuş ufak bir çantayla yetinebiliriyordum. Kızları parkta biraz sallayıp sonra 1 saat yürüyüş yapıyordum.
Yemekti mamaydı uyudu uyumadı banyoydu ev toplamaydı falan derken kendini çoktan unutmuş bir annesiysen eğer beni iyi anlarsın. Bir soluk alma zamanı oluyordu park bana. Fakat tabi park sadece kendi başına olduğun bir yer değil maalesef. Maalesef diyorum çünkü yalnız kalmak istediğim huzurla biraz dolaşacağım bu vakitte etraftaki meraklı teyzelerin ve çocukların ve de dolayısıyla onların annelerinin ilgi odağı oluyorduk.
"Aaaaa bak ikiz bebekler hadi gidip sev biraz" yaaaa biz de bunu bekliyorduk senin oğlan gelsin de bi saattir parkta değmediği yer kalmayan elleriyle bizimkileri mıncıklasın diye geldik zaten buraya!
Bir de daha dikkatli anne tipi var. Onlar çocuklarına kural koyuyor "Sadece ayaklarını sev annecim!" Niye canım ayakları özerk mi? Ayakları da bizim hem ayrıca çocuk ayağını da ağzına alıyor yani!
Tabi ben şimdi burdan zart zurt atıyorum çünkü iki yüzlüyüm insanların yüzüne gülüp arkasından konuşuyorum. Ordayken hiç sesim çıkmıyo tüm sorlanlara cevap veriyorum gözüne far tutulmuş tavşan misali kalakalmış bünyemle her şeye tam olarak dürüstçe...
-İkiz mi?
-Tek yumurtalar mı? (aaa ama benziyolar/ yok yaaa baksana hiç benzemiyolar şunun kafası yuvarlak bunun sivri gibi)
-Tüp bebek mi? (neden olmadı mı?)
-Ailenizde var mı?
-Bir ağlayınca diğeri de ağlıyo mu?
-Kavga ediyolar mı?
-Kaç kilolar? (Şu biraz daha zayıf sanki)
-Meme emiyolar mı? (aaaaa niyee kaynımın dünürü var onların da ikiz yeğeni oldu 2 yaşına kadar emdi onlar)
Bir gün yine parkta tanışıp arkadaş olduğum bir hanımla markette karşılaştık (Bu arkadaşımı seviyorum memnunum onunla konuşmaktan o kadar da olsun yani 1 kişi :) ) Ayak üstü sohbet ederken bin kişi geldi gitti aynı muhabbetler döndü. Milletin sorularından kadına fenalık geldi. Bana allah sabır versin bu ne yaaa böyle dedi. Sonra güldü gerçi ben de senin yanına gelip aynı soruları sormuştum dedi utanarak. Sonra gülüştük :))
Ben bu muhabbetten o kadar sıkıldım ki hele şu meme emme muhabbeti!
İkiz mi? sorusu zaten bir efsane yani! Bi gün yok bi tanesi promosyon dicem. Bi tane alana bi tane bedavaydı biz de öyle aldık. Ama boşuna koşma kampanya bitti.
Yaşlı bir teyze vardı. yaşına başına bakmadan saatte 100 km hızla yanımıza geldi sırf çocukları sevmek için. Malum soruları birbiri ardına sordu. Sonra her zaman ki gibi bir akrabalarının da ikizi varmış onlardan bahsetti. Onlar da hiç benzemiyormuş biri sarışın diğeri esmermiş. Ama teyze bunu şu şekilde niteledi "ben hiç isimlerini bilmem sarı gızla gara gız derim." dedi. Ben günlerce güldüm neden bilmiyorum teyzenin sevgi dolu ifadesi gözümün önünden gitmedi. Söyleyişi pek tatlıydı. Bir de benim aklıma kola ve fanta geldi eminim onlarında adı sarı gazoz kara gazozdur teyzenin lugatında :)
Başka bir gün annesi çocuğa bizim kızları gösterip "bak ikizler" dedi. Çocuk da daha bizimkilere bakmadan "yapışık mı?" dedi. Çocuk bile anladı. İkiz olmanın bir haber değeri yok. Şayet yapışık ikizsen bu bir haberdir :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder